"Türksün ki, görecek davan var cihanda. Susarsan elbet soracak Tanrı; ne yaptın o asil kanla?" Bu mısralar, sadece bir milletin değil, asil bir soyun, şanlı bir tarihin ve yüce bir ruhun mirasçısı olmanın sorumluluğunu da taşır. Bu mirasla şereflenen her Türk evladı, bu bilinci yaşatmak ve bu mirası korumak zorundadır. Nesilden nesile aktarılacak bu kutsal görev, Türk milletinin bekası için elzemdir.
Unutulmamalıdır ki, Türk bayrağı sıradan bir kumaş parçasından çok daha fazlasıdır. O, göklerde dalgalanan milletin bağımsızlığının ve onurunun simgesidir. Bu bayrağa uzanan her el, millete ve tarihe uzanmış bir eldir. Bu cüreti gösterenler, bu topraklarda yaşama hakkını ve huzuru sonsuza dek kaybetmeye mahkumdurlar.
Atalarımızdan bize miras kalan bu asil kanda vatan sevgisi, adalet duygusu ve kahramanlık ruhu damarlarımızda dolaşmaktadır. Bu mirası gelecek nesillere aktarmak ve bu aziz vatan topraklarında Türk bayrağını sonsuza dek dalgalandırmak en kutsal görevimizdir. Her kim ki bu yüce gurura hakaret etmeye kalkarsa ve bu mirasa saygısızlık ederse, Türk milletinin merhametine ihanet etmiş olur ve bedelini ağır bir şekilde ödemeye hazır olmalıdır. Bizler ırkçı bir millet değiliz, ancak milli değerlerimize ve vatanımıza saygısızlık gösterenlere karşı da asla hoşgörülü değiliz. Bu topraklarda misafirperverlik elbette ki her zaman vardır, fakat bu misafirlik artık son bulmuştur. Herkes kendi yurduna dönmelidir!
Sadece bir gün değil, her gün haykıralım:
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!